Bildiğimiz Futbol Gerçekleri

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 13.07.2018 - 00:00, Güncelleme: 13.07.2018 - 00:00 3266+ kez okundu.
 

Bildiğimiz Futbol Gerçekleri

Bildiğimiz Futbol Gerçekleri B Planınız Var mı Eskiden futbol aileler için çocukların mahalle arasında oynadığı bir oyun iken şimdi kısa yoldan zenginleşme aracı olarak görülüyor. Biraz yeteneği olduğunu düşünülen çocuklar spor okullarına, kulüplerin altyapılarına götürülüyor. Her yıl yaklaşık 200 bin çocuk kurslarda futbola başlıyor.Lisanslı futbolcu sayısı 500 bin civarında. Altyapıdan profesyonelliğe giden sürede birçok genç çeşitli nedenlerle sporu bırakıyor. Her spor dalında olduğu gibi futbolda da riskler var. Futbolcu olmak isteyenlerin bu riskleri düşünerek B planı yapması gerekiyor. Yıllar içinde ailelerin futbola bakış açısı değişti. Eski futbolcuların çocukluk yıllarına bakıldığında hep futbol oynayıp derslerini ihmal ettiği, ayakkabılarını parçaladığı için kendilerine kızan bir anne babalar vardı. Ancak bugün futbolun kısa yoldan zenginleşme aracı olarak görülmesi sebebiyle anne babaların çocuklarını antrenmanlara götürdüğü, kulüp kulüp dolaştırdığı görülüyor. “Okuması önemli değil futbolcu olsun hayatı kurtulsun” anlayışının son dönemde yaygınlaştığı görülüyor, bu yaklaşımın doğru olmadığını, ideal olanın okul ile futbolu bir arada yürütmek olduğu bilinmelidir .Ne yazık ki bizim ülkemizdeki eğitim sistemi buna çok müsaade etmiyor. Futbolcu olmak isteyen çocuk, futbol okullarına kayıt olarak veya kulüplerin düzenlediği altyapı seçmelerine girip kendini göstererek futbol hayatına başlıyor. Ülkemizde resmi müsabakalar farklı yaş kategorilerinde oynanıyor. En üst yaş kategorisi de A takım olarak nitelendiriliyor. En erken profesyonel olma yaşı 15. Futbola ilk başladığı günden A takım kadrosuna alınmaya kadar geçen sürenin en az 11-12 sene olduğunu ve bu süreçte pek çok yeteneğin kaybolduğu aşikar.  6-12 yaş arası dönemi Grassroots dönemi olarak adlandırılıyor. Bu dönemde çocuğun yarışmacı anlayıştan uzak bir biçimde futbolu eğlenerek öğrenmesi önem taşıyor. 6-9 yaş arasında temel hareket eğitimi, 9-12 yaş arasında temel futbol tekniğine giriş eğitimi, 12-15 yaş döneminde ise futbola özgü eğitimler alması gerekiyor. 15-17 yaş döneminde ise artık yarışmacı gruba geçiş denen elit futbolcu olma yolunda eğitimler almaya başlıyorlar. Dışarıdan bakıldığında futbolcu olmak çok cazip. Düzenli spor yapıyorsunuz, futbol oynuyorsunuz, tanınıyorsunuz, hayranlarınız oluyor, çok para kazanıyorsunuz... Fakat işin aslı biraz farklı. Öncelikle çok yıpratıcı bir meslek. Sürekli baskı altındasınız. Yaşantınızın büyük bir kısmını futbola harcıyorsunuz. Kamp ortamları nerede ne zaman ne yapılacağı bir programa endeksli. Kamplarda futbol dışında kalan sınırlı zamanı da dinlenerek geçiriyor oyuncular. Futbolcuların çalışma şartları da kulüpten kulübe değişiyor. Sezonluk belli bir bedel üzerinden anlaşılıyor. Bu bedelin bir kısmı garanti para bir kısmı ise maç başı oluyor. Ek olarak maç başı veya şampiyonluk primleri oluyor. Sigorta ise profesyonel ligler hariç amatör ligde maalesef yok. Ödemelerin zamanlaması ve eksiksiz yapılması konusunda çok sorunlar yaşanıyor. Bu sorunları yaşamamak adına oyuncuların kulupler konusunda doğru tercihler yapması gerekiyor.  Bütün spor dallarında olduğu gibi futbolda da riskler var. Bir kaza veya sakatlık, kariyerinin zirvesindeki bir futbolcuyu bir anda spordan uzaklaştırabiliyor. Bu nedenle futbol içinde veya futbol dışında kariyer anlamında başka alternatifler yaratmak önemli. Mutlaka bir B planı gerekiyor. İyi futbolcu olmanın futbol sonrasındaki kariyer için bir garanti teşkil etmeyeceğini de unutmamak lazım.  10 sene önceki saha içi başarılardan medet ummanın hayalcilikten başka bir şey olmadığını herkes bilmeli, bırakın 10 sene önceyi 1-2 sene önceki başarılar bile zaman içinde unutulabiliyor. Futbolda kariyer planlaması mutlaka yapılmalı.Kulüp yöneticilerinin, antrenörlerin ve menajerlerin böyle bir rol üstlenmesi lazım. Ama futbol dünyasında rekabet öylesine yoğun, belirsizlikler öylesine yüksek ki herkes günü kurtarma derdinde. Kariyer planlaması konusunda en önemli rol yine futbolcunun kendisine düşüyor. Spor dalları fiziksel yeterlilik gerektirdiği için belli bir yaşa kadar yapılabiliyor. Genelde 35 yaş futbol kariyerinin sonu gibi gözükse de bu yaş, sporcunun kendisine nasıl baktığına, ne kadar form tuttuğuna göre değişiyor. Aktif futbol hayatı sonrasında da birçok farklı alanda kariyer imkanı bulunuyor.  Pek çok futbolcunun ileriyi düşünmeden sadece günü yaşadığı görülüyor.Transfer paraların kazanıldığı aktif futbol hayatı bittikten sonra hem sosyal hem de ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar çekiyorlar. Kendini sürekli geliştirmeye odaklı futbolcular ise futbolu bıraktıktan sonra da elde ettikleri kazanç ve kişilikleriyle hayatlarını idame ettiriyorlar. Bu noktada yabancı dil eğitimi almak çok önemli. Antrenörlük kurslarına katılıp gerekli lisansları almak ve önemli teknik direktörlerin yanında kendini geliştirip antrenörlüğe hazırlanmak önem taşıyor. Antrenörlükte sadece teknik bilgi değil, yöneticilik ve liderlik vasıflarının büyük önem taşıdığı bilinmeli.Her iyi futbolcunun iyi bir antrenör, spor yöneticisi veya spor yorumcusu olamayacağınıda biliyoruz.(!) Karekter ,kişilik ,atletik performans, kuvvet, dayanıklılık, sürat futbolcu olmak için gereken özelliklerden bazıları. Bunun dışında teknik açıdan da üst düzeyde olmak lazım. Oyun bilgisini geliştirmek, takımın taktik anlayışına uyum sağlayabilmek de önemli.Doğru kulüp,doğru antrenör, doğru menajer, doğru arkadaş, doğru sevgili... Dejenere olmaya çok müsait olan bu camiada iyi örnekleri takip edip, kötü örneklerden ders çıkarmalılar. Sadece günü yaşamayıp bir gün futbol hayatının sona ereceğini unutmamalılar.Futbolcular kazandıkları paraları iyi değerlendirip geleceğe yatırım yapmalıdırlar. YAZI:HÜSEYİN AYDOĞAN-VEFASPOR TEKNİK DİREKTÖRÜ    

Bildiğimiz Futbol Gerçekleri

B Planınız Var mı

Eskiden futbol aileler için çocukların mahalle arasında oynadığı bir oyun iken şimdi kısa yoldan zenginleşme aracı olarak görülüyor. Biraz yeteneği olduğunu düşünülen çocuklar spor okullarına, kulüplerin altyapılarına götürülüyor. Her yıl yaklaşık 200 bin çocuk kurslarda futbola başlıyor.Lisanslı futbolcu sayısı 500 bin civarında. Altyapıdan profesyonelliğe giden sürede birçok genç çeşitli nedenlerle sporu bırakıyor. Her spor dalında olduğu gibi futbolda da riskler var. Futbolcu olmak isteyenlerin bu riskleri düşünerek B planı yapması gerekiyor.

Yıllar içinde ailelerin futbola bakış açısı değişti. Eski futbolcuların çocukluk yıllarına bakıldığında hep futbol oynayıp derslerini ihmal ettiği, ayakkabılarını parçaladığı için kendilerine kızan bir anne babalar vardı. Ancak bugün futbolun kısa yoldan zenginleşme aracı olarak görülmesi sebebiyle anne babaların çocuklarını antrenmanlara götürdüğü, kulüp kulüp dolaştırdığı görülüyor. “Okuması önemli değil futbolcu olsun hayatı kurtulsun” anlayışının son dönemde yaygınlaştığı görülüyor, bu yaklaşımın doğru olmadığını, ideal olanın okul ile futbolu bir arada yürütmek olduğu bilinmelidir .Ne yazık ki bizim ülkemizdeki eğitim sistemi buna çok müsaade etmiyor.
Futbolcu olmak isteyen çocuk, futbol okullarına kayıt olarak veya kulüplerin düzenlediği altyapı seçmelerine girip kendini göstererek futbol hayatına başlıyor. Ülkemizde resmi müsabakalar farklı yaş kategorilerinde oynanıyor. En üst yaş kategorisi de A takım olarak nitelendiriliyor. En erken profesyonel olma yaşı 15. Futbola ilk başladığı günden A takım kadrosuna alınmaya kadar geçen sürenin en az 11-12 sene olduğunu ve bu süreçte pek çok yeteneğin kaybolduğu aşikar. 

6-12 yaş arası dönemi Grassroots dönemi olarak adlandırılıyor. Bu dönemde çocuğun yarışmacı anlayıştan uzak bir biçimde futbolu eğlenerek öğrenmesi önem taşıyor. 6-9 yaş arasında temel hareket eğitimi, 9-12 yaş arasında temel futbol tekniğine giriş eğitimi, 12-15 yaş döneminde ise futbola özgü eğitimler alması gerekiyor. 15-17 yaş döneminde ise artık yarışmacı gruba geçiş denen elit futbolcu olma yolunda eğitimler almaya başlıyorlar.
Dışarıdan bakıldığında futbolcu olmak çok cazip. Düzenli spor yapıyorsunuz, futbol oynuyorsunuz, tanınıyorsunuz, hayranlarınız oluyor, çok para kazanıyorsunuz... Fakat işin aslı biraz farklı. Öncelikle çok yıpratıcı bir meslek. Sürekli baskı altındasınız. Yaşantınızın büyük bir kısmını futbola harcıyorsunuz. Kamp ortamları nerede ne zaman ne yapılacağı bir programa endeksli. Kamplarda futbol dışında kalan sınırlı zamanı da dinlenerek geçiriyor oyuncular.

Futbolcuların çalışma şartları da kulüpten kulübe değişiyor. Sezonluk belli bir bedel üzerinden anlaşılıyor. Bu bedelin bir kısmı garanti para bir kısmı ise maç başı oluyor. Ek olarak maç başı veya şampiyonluk primleri oluyor. Sigorta ise profesyonel ligler hariç amatör ligde maalesef yok. Ödemelerin zamanlaması ve eksiksiz yapılması konusunda çok sorunlar yaşanıyor. Bu sorunları yaşamamak adına oyuncuların kulupler konusunda doğru tercihler yapması gerekiyor. 

Bütün spor dallarında olduğu gibi futbolda da riskler var. Bir kaza veya sakatlık, kariyerinin zirvesindeki bir futbolcuyu bir anda spordan uzaklaştırabiliyor. Bu nedenle futbol içinde veya futbol dışında kariyer anlamında başka alternatifler yaratmak önemli. Mutlaka bir B planı gerekiyor. İyi futbolcu olmanın futbol sonrasındaki kariyer için bir garanti teşkil etmeyeceğini de unutmamak lazım. 

10 sene önceki saha içi başarılardan medet ummanın hayalcilikten başka bir şey olmadığını herkes bilmeli, bırakın 10 sene önceyi 1-2 sene önceki başarılar bile zaman içinde unutulabiliyor. Futbolda kariyer planlaması mutlaka yapılmalı.Kulüp yöneticilerinin, antrenörlerin ve menajerlerin böyle bir rol üstlenmesi lazım. Ama futbol dünyasında rekabet öylesine yoğun, belirsizlikler öylesine yüksek ki herkes günü kurtarma derdinde. Kariyer planlaması konusunda en önemli rol yine futbolcunun kendisine düşüyor.

Spor dalları fiziksel yeterlilik gerektirdiği için belli bir yaşa kadar yapılabiliyor. Genelde 35 yaş futbol kariyerinin sonu gibi gözükse de bu yaş, sporcunun kendisine nasıl baktığına, ne kadar form tuttuğuna göre değişiyor. Aktif futbol hayatı sonrasında da birçok farklı alanda kariyer imkanı bulunuyor. 

Pek çok futbolcunun ileriyi düşünmeden sadece günü yaşadığı görülüyor.Transfer paraların kazanıldığı aktif futbol hayatı bittikten sonra hem sosyal hem de ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar çekiyorlar. Kendini sürekli geliştirmeye odaklı futbolcular ise futbolu bıraktıktan sonra da elde ettikleri kazanç ve kişilikleriyle hayatlarını idame ettiriyorlar. Bu noktada yabancı dil eğitimi almak çok önemli. Antrenörlük kurslarına katılıp gerekli lisansları almak ve önemli teknik direktörlerin yanında kendini geliştirip antrenörlüğe hazırlanmak önem taşıyor. Antrenörlükte sadece teknik bilgi değil, yöneticilik ve liderlik vasıflarının büyük önem taşıdığı bilinmeli.Her iyi futbolcunun iyi bir antrenör, spor yöneticisi veya spor yorumcusu olamayacağınıda biliyoruz.(!) Karekter ,kişilik ,atletik performans, kuvvet, dayanıklılık, sürat futbolcu olmak için gereken özelliklerden bazıları. Bunun dışında teknik açıdan da üst düzeyde olmak lazım. Oyun bilgisini geliştirmek, takımın taktik anlayışına uyum sağlayabilmek de önemli.Doğru kulüp,doğru antrenör, doğru menajer, doğru arkadaş, doğru sevgili... Dejenere olmaya çok müsait olan bu camiada iyi örnekleri takip edip, kötü örneklerden ders çıkarmalılar. Sadece günü yaşamayıp bir gün futbol hayatının sona ereceğini unutmamalılar.Futbolcular kazandıkları paraları iyi değerlendirip geleceğe yatırım yapmalıdırlar.

YAZI:HÜSEYİN AYDOĞAN-VEFASPOR TEKNİK DİREKTÖRÜ

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolgesellig.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.